1. IŞIĞIN
KIRILMASI
Işık yoğunluğu farklı bir ortama
girdiğinde hızı değişir, bu nedenle doğrultusu da değişir. Işık ışınlarının
yoğunlukları farklı bir saydam ortamdan başka bir saydam ortama geçerken
doğrultu değiştirmesine kırılma
denir.
Gelen ışın ile normal arasındaki açı gelme açısı, kırılan ışın ile normal
arasındaki açı ise kırılma açısı olarak adlandırılır. Normal,
gelen ışığın düştüğü yüzeye dik olarak çizilen hayali çizgidir.
Işık yayılma ortamını değiştirdiğinde,
gelen ışığın bir kısmı doğrultusunu değiştirerek diğer ortama geçerken bir
kısmı da geri yansır. Su yüzeyinin ve camın görülebilmesinin nedeni budur.
Kırılma
Kanunları
1) Işık ışınları bir ortamdan diğer ortama dil olarak (90
0lik açı ile gelirse) kırılmadan yoluna devam eder. Sadece hız
değiştirir.
2) Işık ışınları az yoğun ortamdan çok yoğun ortama
geçerken normale yaklaşarak kırılır.
3) Işık ışınları çok yoğun ortamdan az yoğun ortama
geçerken, normalden uzaklaşarak kırılır.
Işık ışınlarının hızı
yoğun ortamlarda azalır. Yoğunluklarına göre sıralandığında;
CAM> SU>HAVA
olduğundan
Vcam <
Vsu < Vhava olur.
Işığın Kırılmasının Sonuçları
Işık
ışınları az yoğun ortamdan çok yoğun ortama her zaman geçer. Fakat çok yoğun
ortamdan az yoğun ortama gelen ışık ışınları her zaman geçemeyebilir.
Işık
ışınları çok kırıcı ortamdan az kırıcı bir ortama geçerken normalden uzaklaşır.
Gelme açısını büyüttüğümüzde kırılma açısı da büyür.
Gelme
açısının belli bir değerine karşılık kırılma açısı 90 o olur ve
kırılan ışık ışını su yüzeyini yalar. Kırılma açısının 90 o olduğu
andaki gelme açısına sınır açısı
denir.
Işık
ışınları sınır açısından daha büyük bir açı ile gönderilirse bu ışınlar ikinci ortama geçmez ve geldiği ortama
aynı açıyla geri yansır. Bu olaya tam
yansıma denir.
Tam
yansıma olayından teknolojide de yararlanılmaktadır. Saç teli kalınlığındaki fiber optik kablo
içerisine gönderilen ışık tam yansıma yoluyla ilerler. Bu kablolar iletişimde (telekomünikasyonda)
ve tıpta (endoskop cihazı) yaygın bir kullanım alanına sahiptir.
Dibi görülebilen göl, gölet ve havuz gibi
berrak suların göründüklerinden daha derindir. Az yoğun ortamdan çok yoğun
ortama bakılırken, çok yoğun ortamdaki cisimler olduklarından daha yakın
görünür. Avlanma sırasında balığa dik veya dike ne kadar yakın biracıyla
bakılırsa balığın avlanması da o kadar kolay olacaktır.
Çok yoğun ortamdan az
yoğun ortama bakılırken, az yoğun ortamdaki cisimler olduklarından daha uzakta
görünür.
Işığın kırılmasının bir başka sonucu su
dolu bardağa koyduğumuz kalemlerin kırıkmış gibi görünmesidir.
Işığın prizmada renklerine ayrılması da
ışığın kırılmasının bir sonucudur. Işık prizmada iki kez kırılır. İlk kırılma
prizmaya girerken ikincisi ise prizmadan çıkarken olur. En fazla kırılan mor
ışık prizmanın tabanına yakın uçta yer alırken en az kırılan kırmızı ışık ise
prizmanın tabanına uzak uçta yer alır.
Çölde yer yüzeyine yakın hava biraz
yüksekteki havadan daha çok ısınır. Isınmanın etkisiyle yoğunluğu azalır. Soğuk
hava içinde bulunan ağaçtan gelen ışınlardan bazıları farklı yoğunluktaki hava
tabakaları arasındaki sınırı yalayacak şekilde kırılır. Kırılan bu ışınların
gelme açısından(sınır açısı) daha büyük geliş açısına sahip ışınlar, geldiği
ortama geri döner. Yani tam yansımaya uğrar. Bu olay serap oluşumuna
neden olur.
Gökkuşağının oluşumu ışığın yağmur
damlalarında bir dizi kırılma ve tam yansımaya uğramasıyla gerçekleşir.
Damla içerisine girerken renklerine ayrılan ışık, damlanın karşı duvarından,
ayrılmış olduğu renklere bağlı olarak farklı açılarla tam yansımaya uğrar.
Damlayı terk edeceği yüzeye gelen değişik renkteki yansımış ışınlar burada
tekrar kırılmaya uğrar. Aynı renkte olmayan bu ışınlar farklı açılarla
kırıldığından her bir damladan sadece bir renk ışık gözümüze ulaşır. Kırmızı
ışığın üstteki damladan, mor ışığın ise daha aşağıdaki damladan gelmesi
nedeniyle gökkuşağı renkleri kırmızı üstte, mor altta olacak şekilde sıralanır.
2. MERCEKLER
En az bir yüzü küresel olan saydam
cisimlere mercek denir. İnce kenarlı (yakınsak) ve kalın kenarlı
(ıraksak) olmak üzere iki çeşittir.
a. İnce Kenarlı
(Yakınsak) Mercekler
v Kenarları ortasına göre ince olan
merceklerdir.
v İnce kenarlı merceklerde görüntü büyüktür.
v İnce kenarlı mercekler belli bir mesafede
cisimlerin düz ve büyük bir görüntüsünü verdiğinden kuyumcular, antikacılar ve
araştırmacılar bu mercekleri büyüteç olarak kullanırlar.
v Hipermetrop (yakını görememe) göz
kusurunun düzeltilmesinde kullanılır.
v İnce kenarlı merceğe paralel olarak gelen
ışınlar kırıldıktan sonra bir noktada toplanır. Işınların toplandığı bu noktaya
ince kenarlı merceğin odak noktası denir.
b. Kalın Kenarlı
(Iraksak) Mercekler
v Kenarları ortasına göre kalın olan
merceklerdir.
v Kalın kenarlı merceklerde görüntü
küçüktür.
v Daha geniş bir alanın görülmesini
sağlarlar.
v Miyop (uzağı görememe) göz kusurunun
düzeltilmesinde kullanılır.
v Kalın kenarlı merceğe paralel olarak gelen
ışınlar bir noktadan çıkıyormuş
gibi dağılarak kırılır. Kırılan ışınlarının uzantılarının
kesiştiği noktaya kalın kenarlı
merceğin odak noktası denir.
3. MERCEKLERİN
KULLANIM ALANLARI
Gözlük, kontak lens gibi araçlarda mercekler kullanılır.
Mikroskop,
teleskop, dürbün, el feneri, ışıldak gibi araçlarda da mercek ve birden fazla
mercekten oluşan mercek sistemleri bulunur.
NOT:
İnce kenarlı mercekler ışığı bir noktada toplar. İnce kenarlı merceklerin bu
özelliğinden yararlanarak güneş ışınlarını kâğıdın üzerinde toplanabilir ve
kâğıdın yanması sağlanabilir.
Benzer şekilde
çevreye gelişigüzel bırakılmış cam ve şişe kırıkları veya içerisinde su bulunan
pet şişeler çok sıcak ve kurak iklimlerde ince kenarlı mercek (büyüteç) etkisi
yaparak yangınlara sebep olabilir. Ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan
orman yangınlarına karşı duyarlı olmalıyız. Mercek görevi görebilecek olan cam
şişe vb. çöpleri gelişigüzel atmamalıyız.
teşekkürler
YanıtlaSilistediğim ödevi bulamadım
YanıtlaSil